1 Şubat 2021 Pazartesi

  HİKAYE ÜNİTESİ TARAMA TESTİ 


1. (I) Türk edebiyatının destan geleneğinden halk

hikâyeciliğine geçiş dönemi eseri olan Dede Korkut

Hikâyeleri, Türk boylarının Kafkasya ve Azerbaycan

yörelerindeki yerleşme, yurt kurma ve akınlarını konu alır.

(II) Kitabın asıl adı “Kitâb-ı Dedem Korkud alâ Lisân-ı Tâife-i

Oğuzân”dır. (III) Dede Korkut, Oğuz boylarının

destanlaşmış hikâyelerini derli toplu bir biçimde aktaran

bir anlatıcıdır. (IV) Ağır ve sanatlı bir dili olan Dede Korkut

Hikâyeleri’nin tamamı düzyazı biçimindedir. (V) Dede

Korkut’un anlattığı bu hikâyeler, ancak XV. yüzyılda yazıya

geçirilebilmiştir.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi

yanlışı vardır?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.


2. Hikâyeler,----- - - - - - - - - bakımından romandan ayrılır.

Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi

getirilemez?


A) temel ögenin kişi olması

B) mekân sayısı ve çeşitliliği

C) olağanüstü olayları anlatması

D) az sayıda karaktere yer vermesi

E) yalın bir olay örgüsüne sahip olması


3. I. Halk hikâyelerinin bir anlatıcısı varken mesnevilerin yoktur.

II. Halk hikâyeleri nazım-nesir, mesneviler ise sadece nazım hâlindedir.

III. Halk hikâyeleri ile mesnevilerde kullanılan dil, göndergesel işlevdedir.

IV. Halk hikâyeleri yazılı, mesneviler ise sözlü edebiyat geleneği ürünlerindendir.

V. Halk hikâyelerindeki fasıl, döşeme, olay, dua gibi bölümler mesnevilerde bulunmaz.

Halk hikâyeleri ve mesnevilerle ilgili yukarıda numaralanmış yargılardan hangileri yanlıştır?

A) I ve II. B) I ve III. C) II ve III. D) III ve IV. E) IV ve V.


4. Aşağıdakilerden hangisi Millî Edebiyat hikâyelerinin özelliklerinden biri değildir?

A) Hikâyelerde konular, Anadolu ve millî tarihten alınmıştır.

B) Bu dönem hikâyelerinde realizm akımının etkisi görülür.

C) Arapça ve Farsça tamlamalar sıklıkla kullanılmıştır.

D) Olaylar, çoğu zaman İstanbul dışındaki mekânlarda geçer.

E) Bu dönem hikâyeleri, şahıs kadrosu bakımından  zengindir.


5. Türklerin çok köklü ve sağlam bir anlatı geleneği vardır.

Bu nedenle anlatılar, sağlam bir biçimsel kurguya ve

özgün bir içeriğe sahiptir. Eserlerdeki tip ve karakter

zenginliği ile olay çeşitliliği, anlatıların dinamizmini

yansıtan önemli unsurlardır. Anlatıların diline gelince dil,

gür ve duru bir kaynak suyu gibidir. Dede Korkut

anlatılarının özellikle öyküleme tekniği bakımından

dünya edebiyatına bugün bile örnek teşkil edecek

nitelikte olması boşuna değildir.

Bu parçada Türklerin anlatı geleneği ile ilgili

aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Olaylarının çeşitliliğine

B) Güçlü öyküleme tekniğine

C) Tip ve karakter zenginliğine

D) Eski bir geleneğe sahip olduğuna

E) Dünya edebiyatındaki benzer örneklerine


6. Divan şiirinde olay ağırlıklı konuların işlendiği bir türdür.

Hikâye ve romanın divan edebiyatındaki karşılığıdır. Divan

şiirinin en uzun nazım biçimidir. Aruzun kısa kalıplarıyla

yazılır. Beyitler arasında anlam bütünlüğü vardır.


Bu parçada sözü edilen tür aşağıdakilerden hangisidir?

A) Masal B) Efsane C) Destan

D) Mesnevi E) Halk hikâyesi


7. Tanzimat Dönemi sanatçılarından ----, Türk

hikâyeciliğinin gelişiminde adı geçen önemli bir isimdir.

“Kıssadan Hisse” ve özellikle “Letâif-i Rivâyât” serisiyle

hikâye türünün yaygınlık kazanmasında mühim bir rol

oynamıştır. Ancak Türk hikâyeciliği için asıl önemli adım,

yine aynı dönemde yetişen ---- adlı sanatçıdan gelir.

Sanatçı, “Küçük Şeyler” adını taşıyan hikâye kitabıyla

öyküye modern bir yapı kazandırarak hikâyeyi Batılı

örneklerine yaklaştırır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdaki isimlerden

hangileri sırasıyla getirilmelidir?

A) Şinasi - Ahmet Vefik Paşa

B) Muallim Naci - Namık Kemal

C) Abdülhak Hamit Tarhan - Ziya Paşa

D) Ahmet Mithat Efendi - Sami Paşazade Sezai

E) Ahmet Mithat Efendi - Recaizade Mahmut Ekrem


8. Aşağıdakilerden hangisi Türk edebiyatının bilinen ilk  mesnevisidir?

A) Harname B) Kutadgu Bilig

C) Mantıku’t-Tayr D) Mevlid (Vesiletü’n-Necat)

E) Risaletü’n-Nushiyye



9. - Ağlama be ! Ağlama be!

Eskici başka söz bulamamıştır. Bunu işiten çocuk hıçkıra

hıçkıra, katıla katıla ağlamaktadır. Bir daha Türkçe

konuşacak adam bulamayacağına ağlamaktadır.

- Ağlama diyorum sana! Ağlama.

Bunları derken onun da katı, nasırlanmış yüreği

yumuşamış, şişmişti. Önüne geçmeye çalıştı ama

yapamadı, kendisini tutamadı; gözlerinin dolduğunu ve

sakallarından kayan yaşların - Arabistan sıcağıyla yanan

kızgın göğsünebir pınar sızıntısı kadar serin, ürpertici,

döküldüğünü duydu.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Diyaloğa yer verilmiştir.

B) Devrik cümle kullanılmıştır.

C) Tartışmacı anlatım tercih edilmiştir.

D) İlahi bakış açısıyla kaleme alınmıştır.

E) Sözcüklerde mecaz ve yan anlam ön planda tutulmuştur.


10. Bay Büre Bey hemen soylu Oğuz beylerini çağırdı, konukladı. Oğlunun yaptıklarını anlattı. Bütün beyler  alkışladılar. Sonra Dedem Korkut geldi, oğlana ad kodu. Görelim ne dedi?

Ünüm anla, sözüm dinle Bay Büre Bey,

Yüce Tanrı sana bir oğul vermiş, bağışlasın!

Ağır sancak götürdüğünde müslümanlar arkası olsun!

 Karşı yatan karlı dağlar aşar olsa,

Ulu Tanrı senin oğluna aşıt versin!

Kalabalık kâfire girdiğinde!

Ulu Tanrı senin oğluna fırsat versin!

Sen oğlunu Bamsam diye okşarsın,

Bunun adı Bozaygırlı Bamsı Beyrek olsun,

Adını ben verdim, yaşını Allah versin!

Soylu Oğuz beyleri el kaldırdılar, dua ettiler. Bu ad, bu yiğide kutlu olsun, dediler.

Bu metnin üslup özellikleriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Millî özellikler bulunmadığından evrenseldir.

B) Konuşma diliyle oluşturulduğundan doğaldır.

C) Kişisel düşüncelere yer verildiğinden özneldir.

D) Telaffuzu kolay sözler kullanıldığından akıcıdır.

E) Gereksiz ifadelere yer verilmediğinden durudur.


11. - Hayır. Ben de beraber cenge çıkacağım.

- Çok ihtiyarsın baba.

- Fakat kalbim kuvvetlidir.

- Rahat et! Bizi seyret!

- Kırk senedir dövüşe hasretim.

Oğlu:

- Vurulursun! Vatana hasret gidersin!

Kara Memiş, o vakit, birdenbire gençleşmiş bir kaplan gibi

doğruldu. Duramıyordu. Kalkan, kılıç istedi.

- Şehit olursam bunu üzerime örtün! Vatan, al bayrağın

dalgalandığı yer değil midir, dedi.

Bu parça aşağıdaki metin türlerinden hangisinden alınmış

olabilir?

A) Biyografi B) Destan C) Hikâye D) Mesnevi E) Masal


12. Bu ne hâldur sana zulmet içinde

Niçe uyuyasın gaflet içinde

Kişi kim Hak yolından taşra dura

Dutup boynına kendü zencîr ura

Ömür geçdi dirigâ giç uyandum

Bu dünyâ bana bâkî kala sandum

Ömür geçdi dahı uyanmagın yok

Kin ü gaybet suyına kanmagun yok


Risaletü’n-Nushiyye adlı mesneviden alınan bu dizeler

için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Nazım birimi beyittir.

B) Bir konu bütünlüğü vardır.

C) Uyak ve redifler kullanılmıştır.

D) Dizeler kendi arasında kafiyelidir.

E) Hecenin kısa bir kalıbıyla yazılmıştır.


13. Kan-Turalı aydur:

- Bu dünyayı erenler (yiğitler) akıl ile bulmuşlardır. Bunun

önünden sıçrayayım, ne hünerim var ise göstereyim, didi.

Adı görklü (güzel) Muhammed’e salavat getürdi, boğanın

öninden savuldı. Boğa boynuzı üzerine dikildi. Kuyruğından

üç kere küterip (kaldırıp) yire çaldı. Sünükleri

(kemikleri) hurd oldı (un ufak oldu). Bastı, boğazladı, bıçak

çıkarup derisin yüzdi. Eti meydanda koyup derisini tekürün

önine getürüp aydur: »

- Tan ile kızunı mana viresin, didi.

Dede Korkut Hikâyeleri’nden alınan bu metnin teması

aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kahramanlık B) Yalnızlık C) Özlem D) Hüzün E) Aşk


14. (I) Risaletü’n-Nushiyye, Yunus Emre’nin mesnevi tarzında

kaleme aldığı bir eseridir. (II) Yunus Emre, bu eserinde insanın

nefis mücadelesini, tasavvuf ahlakını, insanın yaratılış sırrını

anlatmaktadır. (III) O, bu temaları ele alırken Anadolu

Türklüğünün XIII. yüzyılda yaşam biçiminden aldığı olay ve

motifleri kullanmıştır. (IV) Eserde dönemin edebî dili olan

Farsçanın etkisi açıkça görülür. (V) Risaletü’n-Nushiyye, XIII. ve

XIV. yüzyıl Türk mesnevi edebiyatının en güzel örneklerindendir.

Yukarıdaki metinde numaralanmış cümlelerden hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.


15. - Ey güzel sen hangi bahçenin sümbülüsün, dedikte kız:

- Babam Isfahan şahının sabık hazinedarı Keşiş’tir. Kerem

eyle... Görmesin... Beni salıver gideyim, dedi. Yalvardı.

Delikanlı, genç güzel kıza şöyle hitap etti:

- Seni bırakırım amma bir şartım var. Benim adım Kerem

senin de Aslı olacak ve bundan böyle birbirimizi bu isimle

çağıracağız.

Bunun üzerine güzel Keşiş kızı, Kerem’in ateş ve aşk dolu

gözlerine bakarak tekrarladı:

- Peki, kabul ediyorum. Bundan sonra benim adım Aslı,

senin ise Kerem olsun.

Böylece kendi kendilerine isimlerini koydular. Bu zaman

içinde genç kızın gönlü de alev alev yanmaya başlamıştı.

Gayriihtiyari, dudaklarından şu beyitler döküldü:

Aldı Aslı

Ne gezersin melül bu yerde?

Aman Kerem beni rüsvay eyleme

Beni sana kısmet etmiş Yaradan,

Aman Kerem beni rüsvay eyleme

Aldı Kerem

Keşiş bahçesinde bir güzel gördüm,

Aklımı başımdan aldı ne çâre?

Taramış zülfünü, dökmüş yüzüne,

Serimi sevdâya saldı ne çâre?

Kerem ile Aslı isimli halk hikâyesinden alınmış bu parçanın

anlatım tutumuyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi

söylenemez?

A) Gerçekleşmesi mümkün bir olay söz konusudur.

B) Anlatım sadedir ve III. kişi ağzından yapılmıştır.

C) Kerem ile Aslı’nın birbiriyle karşılaşması anlatılmıştır.

D) Kurmaca bir metin olduğundan dil şiirsel işlevde

kullanılmıştır.

E) Olay kısmı nazım, duyguların yoğun olduğu kısım ise

nesir şeklindedir.


16. Padişah beyaz tülbent sarılı, çifte tuğlu yusufiyesini yine

çok öne eğmişti. Kaşları hiç görünmüyordu, yüzü her vakitkinden

daha ziyade sertti. İnce murassa direkler

üstünde kurulmuş donuk zümrütten bir kubbeyi andıran

loş sükûnunu:

- “Kızılelma” neresi? İçinizde bilen var mı? suali bozdu.

- ?

Kimse cevap veremedi. Herkes önüne bakıyordu. Padişah:

- Bunu sormak için sizi çağırdım, dedi. Otağımızın etrafında

daima bu narayı işitiriz. İşte bakınız. Yine “Kızılelma’ya,

Kızılelma’ya...” diye bağrışıyorlar... Burası neresidir?

Binlerce defa ismini işittiğim bu memleketin neresi

olduğunu öğrenmek isterim.

Tamışvar fatihi Ahmet Paşa kekeledi:

- Viyana olsa gerek, padişahım.

Padişah öteki vezirlere döndü:

- Öyle mi?

Ömer Seyfettin’e ait “Kızılelma Neresi?” adlı hikâye 

metnindeki anlatım teknikleri ve öğelerinin işlevleriyle

ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Diyaloglara yer verilmiştir.

B) Sade, anlaşılır bir dil kullanılmıştır.

C) Kahraman anlatıcı bakış açısı kullanılmıştır.

D) Tarihî bir konu kurmaca yoluyla ele alınmıştır.

E) Öyküleyici ve betimleyici anlatım biçimi kullanılmıştır.


17. Aşağıdakilerden hangisi Tanzimat Dönemi hikâyelerinin

özelliklerinden biri değildir?


A) Kahramanlar genellikle İstanbul’un aydın çevrelerinden

seçilmiştir.

B) Özellikle romantizm ve realizm gibi Batılı edebî akımların

etkisi görülür.

C) Türünün ilk örnekleri olan bu dönem hikâyeleri teknik

bakımdan zayıftır.

D) Kişiler çoğu zaman tek yönlüdür ve iyiler ödüllendirilir,

kötüler cezalandırılır.

E) Sosyal ve tarihî konulara hiç yer verilmemiş, daima

bireysel konular işlenmiştir.


18. Aşağıdaki eserlerden hangisinin türü mesnevidir?

A) Kerem ile Aslı B) Ferhat ile Şirin

C) Tahir ile Zühre D) Arzu ile Kamber E) Leylâ vü Mecnun


19. O senenin şedid ve medid mevsim-i şitâsı hükm-fermâ

olmağa başladığı zaman, Behcet Bey, ileride kıl ü kâle sebep

olmamak ve düğün masarifini îfâ etmek için Dilsi- tan’ı

satmak istiyordu. Fakat pek geç. Zîrâ satılmak için vücuden

mükemmel olması lâzım gelen Dilsitan’ın bir ciğeri eksikti.

Bu yeis-efzâ, bu musır, bu muannid öksürük bazı geceler,

derece-i ifrata vararak evde herkesi ve bil-husus Behcet

Bey’i rahatsız ettiğinden, Dilsitan’ı evin bir köşesindeki

eksikliği cihetiyle hâli, rutubeti sebebiyle metruk bir odaya

koymuşlardı ki, hastalığın sür’at-i terakkisine bu rutubetin

pek tesiri olmuştu. Cevr-i Felek Kalfa odaya girip de en son

nefesini âlâm ve ıztırap içinde almağa boş yere çalışan

Dilsitan’a, yaşlarla dolu gözlerini nasbettiği zaman,

yukarıdan, kemal-i neş’e vü şetaretle devam eden düğünün

âvâze-i zevk ü şevki bu odaya aksediyordu.


Samipaşazade Sezai’nin “Küçük Şeyler” adlı hikâye

kitabından alınmış bu parça için aşağıdakilerden hangisi

söylenemez?


A) Tutsaklık teması işlenmiştir.

B) Anlatım III. kişi ağzından yapılmıştır.

C) Olay akışı kesilerek arada bilgiler verilmiştir.

D) Kahramanlar yaşamdan alınmış doğal kişilerdir.

E) Yabancı sözcüklerle yüklü ağır bir dil kullanılmıştır.


20. Halk hikayeleriyle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Destandan öyküye geçiş döneminin ürünleridir.

B) Ortaya çıktıkları dönemin zihniyetini yansıtır.

C) Tamamen nesir şeklinde bir anlatımı vardır.

D) Kahramanlar ve olaylar gerçeğe yakındır.

E) Genellikle halk şairleri tarafından önemli günlerde söylenmiştir.


21. (I) Dil, sanatsal işlevde kullanılır.

(II) Olaylar genellikle içinde bulunulan zamanda geçmektedir.

(III) Kişi, olay, zaman, mekan gibi ögeleri bulunmaktadır.

(IV) Anlatmaya ve göstermeye bağlı türleri vardır.

(V) Sanatçının hayal gücünden doğar.

Yukarıdakilerin hangisi olaya bağlı metinlerin ortak

özelliklerinden biri değildir?

A)I. B) II. C )III. D) IV. E) V.


22. Aşağıdakilerin hangisi Dede Korkut Hikayeleri'nin geçiş

dönemi eseri olduğunun en g üçlü kanıtıdır?

A) Dilinin yalın ve anlaşılır olması

B) Kahramanların olağanüstü özellikler taşıması

C) Hem İslamiyet öncesi hem İslami kültür unsurlara sıkça yer vermesi

D) Sözlü olarak oluşturulması

E) Türk kültürüne ait birçok unsur içermesi


23. I. Kerem ile Aslı II. Emrah ile Selvihan

III. Arzu ile Kamber IV. Tahir ile Zühre

V . Hz. Ali'nin Hayber Kalesini Fethi

Yukarıdaki numaralanmış halk hikayelerinden hangisi

diğerlerinden farklı bir temayla oluşturulmuştur?

A) l B) II C) III D) IV E) V


24. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde isim-fiil kullanılmamıştır?

A) Seni düşünmek güzel şey, seni düşünmek umutlu şey ...

B) Zorluklar karşısında dayanma gücü bulabiliyorsan ne güzel.

C) Çalışma hayatının yorucu temposunda okumaya fırsat bulamıyor insan.

D) Üzerine düşünülmeden girişilen işler, başarısız olur.

E) Kardeşimle ilk ayrı kalışımız olduğu için biraz kaygılıyım.


25. (I) Düşmana aldanma! (II) Çocuklar gibi sarıya, kırmızıya

kapılma! (III) Gönlünü seni yaratmış olanın rahmetine

bağla! (IV) Daima alçak gönüllü ol! (V) Önce kavgacı

tabiatlı insanlardan, sonra da cahillerle dostluktan uzak

dur!

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisinin yüklemi,

nesne-yüklem ilişkisine göre diğerlerinden farklıdır?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.


26. Çocukken tahterevalli oynamayı ne kadar çok severdim.

Fakat büyüdükten sonra insanın bu oyuna bütün ömrünce

devam edeceğini hiç de aklımdan geçiremezdim.

Yükselmek, alçalmak; gülmek, ağlamak... İşte hayat!

Bu parçada çekimli kaç fiil bulunmaktadır?

A) 2 B) 3 C) 4 D) 5 E) 6


27. Aşağıdaki cümlelerin hangisinin yüklemi fiil türünde bir sözcük değildir?

A) Bir toplum, temeline sağlam bir kültür oturttuğu zaman güç kazanır.

B) Ateş nasıl ateşle söndürülemiyorsa kötülük de kötülükle ortadan kaldırılamaz.

C) İki şey birbirine karşı çatışma hâlinde olduğu müddetçe bundan bir uyuşma çıkmaz.

D) Sen de benim gibi neşelenmek denilen aldatıcı bir eğlenceye kaptırmışsın kendini.

E) Ahlak, uyulması gereken ilkeler bütünü değil de oralarda bir yerlerde asılı duran ütopya sanki.


28. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde birden fazla fiil kullanılmıştır?

A) Duvarın temelini kazdıktan sonra sakın dibinde durma.

B) Mutlu fertler ancak huzurlu bir toplum içinde yaşayabilir.

C) Başkalarının ayıbını ortaya dökme, kendi kusurlarınla meşgul ol.

D) İnsanlık şerefi için, zulme uğrayan bir halkı zulme karşı korumalıyız.

E) Öğüt dinleyen ve uzağı gören insanlar, hiç kimseye darılmaz


29.Tüm (I) söylenenlere kulağını (II) tıkayıp kendi (III)bildiğini

(IV) okumakta (V)kararlıysan sen bilirsin

Bu cümledeki numaralanmış sözcüklerden hangisi eylemsi değildir?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.


30.Aşağıdaki cümlelerden hangisinde "araba" sözcüğü başka bir

kelimeyle birleşerek belirtisiz isim tamlaması oluşturmuştur?

A) Bir saat sonra Yalova'ya bir araba vapuru gideceğini duydum

B) Çıkışın kolay olması için arabanızı uygun bir yere park edin.

C) Avrupa'da, eski arabaların sergilendiği bir müzeyi gezmiştik.

D) Önümüzdeki arabanın ışığını fark edemeyince çarpıştık.

E) Lisede iken "Sarı Arabalar" isimli bir hikâye kitabı okumuştum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder