HİKAYE ÜNİTESİ TARAMA TESTİ
1. (I) Türk edebiyatının destan geleneğinden halk
hikâyeciliğine geçiş dönemi eseri olan Dede Korkut
Hikâyeleri, Türk boylarının Kafkasya ve Azerbaycan
yörelerindeki yerleşme, yurt kurma ve akınlarını konu alır.
(II) Kitabın asıl adı “Kitâb-ı Dedem Korkud alâ Lisân-ı Tâife-i
Oğuzân”dır. (III) Dede Korkut, Oğuz boylarının
destanlaşmış hikâyelerini derli toplu bir biçimde aktaran
bir anlatıcıdır. (IV) Ağır ve sanatlı bir dili olan Dede Korkut
Hikâyeleri’nin tamamı düzyazı biçimindedir. (V) Dede
Korkut’un anlattığı bu hikâyeler, ancak XV. yüzyılda yazıya
geçirilebilmiştir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi
yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
2. Hikâyeler,----- - - - - - - - - bakımından romandan ayrılır.
Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi
getirilemez?
A) temel ögenin kişi olması
B) mekân sayısı ve çeşitliliği
C) olağanüstü olayları anlatması
D) az sayıda karaktere yer vermesi
E) yalın bir olay örgüsüne sahip olması
3. I. Halk hikâyelerinin bir anlatıcısı varken mesnevilerin yoktur.
II. Halk hikâyeleri nazım-nesir, mesneviler ise sadece nazım hâlindedir.
III. Halk hikâyeleri ile mesnevilerde kullanılan dil, göndergesel işlevdedir.
IV. Halk hikâyeleri yazılı, mesneviler ise sözlü edebiyat geleneği ürünlerindendir.
V. Halk hikâyelerindeki fasıl, döşeme, olay, dua gibi bölümler mesnevilerde bulunmaz.
Halk hikâyeleri ve mesnevilerle ilgili yukarıda numaralanmış yargılardan hangileri yanlıştır?
A) I ve II. B) I ve III. C) II ve III. D) III ve IV. E) IV ve V.
4. Aşağıdakilerden hangisi Millî Edebiyat hikâyelerinin özelliklerinden biri değildir?
A) Hikâyelerde konular, Anadolu ve millî tarihten alınmıştır.
B) Bu dönem hikâyelerinde realizm akımının etkisi görülür.
C) Arapça ve Farsça tamlamalar sıklıkla kullanılmıştır.
D) Olaylar, çoğu zaman İstanbul dışındaki mekânlarda geçer.
E) Bu dönem hikâyeleri, şahıs kadrosu bakımından zengindir.
5. Türklerin çok köklü ve sağlam bir anlatı geleneği vardır.
Bu nedenle anlatılar, sağlam bir biçimsel kurguya ve
özgün bir içeriğe sahiptir. Eserlerdeki tip ve karakter
zenginliği ile olay çeşitliliği, anlatıların dinamizmini
yansıtan önemli unsurlardır. Anlatıların diline gelince dil,
gür ve duru bir kaynak suyu gibidir. Dede Korkut
anlatılarının özellikle öyküleme tekniği bakımından
dünya edebiyatına bugün bile örnek teşkil edecek
nitelikte olması boşuna değildir.
Bu parçada Türklerin anlatı geleneği ile ilgili
aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Olaylarının çeşitliliğine
B) Güçlü öyküleme tekniğine
C) Tip ve karakter zenginliğine
D) Eski bir geleneğe sahip olduğuna
E) Dünya edebiyatındaki benzer örneklerine
6. Divan şiirinde olay ağırlıklı konuların işlendiği bir türdür.
Hikâye ve romanın divan edebiyatındaki karşılığıdır. Divan
şiirinin en uzun nazım biçimidir. Aruzun kısa kalıplarıyla
yazılır. Beyitler arasında anlam bütünlüğü vardır.
Bu parçada sözü edilen tür aşağıdakilerden hangisidir?
A) Masal B) Efsane C) Destan
D) Mesnevi E) Halk hikâyesi
7. Tanzimat Dönemi sanatçılarından ----, Türk
hikâyeciliğinin gelişiminde adı geçen önemli bir isimdir.
“Kıssadan Hisse” ve özellikle “Letâif-i Rivâyât” serisiyle
hikâye türünün yaygınlık kazanmasında mühim bir rol
oynamıştır. Ancak Türk hikâyeciliği için asıl önemli adım,
yine aynı dönemde yetişen ---- adlı sanatçıdan gelir.
Sanatçı, “Küçük Şeyler” adını taşıyan hikâye kitabıyla
öyküye modern bir yapı kazandırarak hikâyeyi Batılı
örneklerine yaklaştırır.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdaki isimlerden
hangileri sırasıyla getirilmelidir?
A) Şinasi - Ahmet Vefik Paşa
B) Muallim Naci - Namık Kemal
C) Abdülhak Hamit Tarhan - Ziya Paşa
D) Ahmet Mithat Efendi - Sami Paşazade Sezai
E) Ahmet Mithat Efendi - Recaizade Mahmut Ekrem
8. Aşağıdakilerden hangisi Türk edebiyatının bilinen ilk mesnevisidir?
A) Harname B) Kutadgu Bilig
C) Mantıku’t-Tayr D) Mevlid (Vesiletü’n-Necat)
E) Risaletü’n-Nushiyye
9. - Ağlama be ! Ağlama be!
Eskici başka söz bulamamıştır. Bunu işiten çocuk hıçkıra
hıçkıra, katıla katıla ağlamaktadır. Bir daha Türkçe
konuşacak adam bulamayacağına ağlamaktadır.
- Ağlama diyorum sana! Ağlama.
Bunları derken onun da katı, nasırlanmış yüreği
yumuşamış, şişmişti. Önüne geçmeye çalıştı ama
yapamadı, kendisini tutamadı; gözlerinin dolduğunu ve
sakallarından kayan yaşların - Arabistan sıcağıyla yanan
kızgın göğsünebir pınar sızıntısı kadar serin, ürpertici,
döküldüğünü duydu.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Diyaloğa yer verilmiştir.
B) Devrik cümle kullanılmıştır.
C) Tartışmacı anlatım tercih edilmiştir.
D) İlahi bakış açısıyla kaleme alınmıştır.
E) Sözcüklerde mecaz ve yan anlam ön planda tutulmuştur.
10. Bay Büre Bey hemen soylu Oğuz beylerini çağırdı, konukladı. Oğlunun yaptıklarını anlattı. Bütün beyler alkışladılar. Sonra Dedem Korkut geldi, oğlana ad kodu. Görelim ne dedi?
Ünüm anla, sözüm dinle Bay Büre Bey,
Yüce Tanrı sana bir oğul vermiş, bağışlasın!
Ağır sancak götürdüğünde müslümanlar arkası olsun!
Karşı yatan karlı dağlar aşar olsa,
Ulu Tanrı senin oğluna aşıt versin!
Kalabalık kâfire girdiğinde!
Ulu Tanrı senin oğluna fırsat versin!
Sen oğlunu Bamsam diye okşarsın,
Bunun adı Bozaygırlı Bamsı Beyrek olsun,
Adını ben verdim, yaşını Allah versin!
Soylu Oğuz beyleri el kaldırdılar, dua ettiler. Bu ad, bu yiğide kutlu olsun, dediler.
Bu metnin üslup özellikleriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Millî özellikler bulunmadığından evrenseldir.
B) Konuşma diliyle oluşturulduğundan doğaldır.
C) Kişisel düşüncelere yer verildiğinden özneldir.
D) Telaffuzu kolay sözler kullanıldığından akıcıdır.
E) Gereksiz ifadelere yer verilmediğinden durudur.
11. - Hayır. Ben de beraber cenge çıkacağım.
- Çok ihtiyarsın baba.
- Fakat kalbim kuvvetlidir.
- Rahat et! Bizi seyret!
- Kırk senedir dövüşe hasretim.
Oğlu:
- Vurulursun! Vatana hasret gidersin!
Kara Memiş, o vakit, birdenbire gençleşmiş bir kaplan gibi
doğruldu. Duramıyordu. Kalkan, kılıç istedi.
- Şehit olursam bunu üzerime örtün! Vatan, al bayrağın
dalgalandığı yer değil midir, dedi.
Bu parça aşağıdaki metin türlerinden hangisinden alınmış
olabilir?
A) Biyografi B) Destan C) Hikâye D) Mesnevi E) Masal
12. Bu ne hâldur sana zulmet içinde
Niçe uyuyasın gaflet içinde
Kişi kim Hak yolından taşra dura
Dutup boynına kendü zencîr ura
Ömür geçdi dirigâ giç uyandum
Bu dünyâ bana bâkî kala sandum
Ömür geçdi dahı uyanmagın yok
Kin ü gaybet suyına kanmagun yok
Risaletü’n-Nushiyye adlı mesneviden alınan bu dizeler
için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Nazım birimi beyittir.
B) Bir konu bütünlüğü vardır.
C) Uyak ve redifler kullanılmıştır.
D) Dizeler kendi arasında kafiyelidir.
E) Hecenin kısa bir kalıbıyla yazılmıştır.
13. Kan-Turalı aydur:
- Bu dünyayı erenler (yiğitler) akıl ile bulmuşlardır. Bunun
önünden sıçrayayım, ne hünerim var ise göstereyim, didi.
Adı görklü (güzel) Muhammed’e salavat getürdi, boğanın
öninden savuldı. Boğa boynuzı üzerine dikildi. Kuyruğından
üç kere küterip (kaldırıp) yire çaldı. Sünükleri
(kemikleri) hurd oldı (un ufak oldu). Bastı, boğazladı, bıçak
çıkarup derisin yüzdi. Eti meydanda koyup derisini tekürün
önine getürüp aydur: »
- Tan ile kızunı mana viresin, didi.
Dede Korkut Hikâyeleri’nden alınan bu metnin teması
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kahramanlık B) Yalnızlık C) Özlem D) Hüzün E) Aşk
14. (I) Risaletü’n-Nushiyye, Yunus Emre’nin mesnevi tarzında
kaleme aldığı bir eseridir. (II) Yunus Emre, bu eserinde insanın
nefis mücadelesini, tasavvuf ahlakını, insanın yaratılış sırrını
anlatmaktadır. (III) O, bu temaları ele alırken Anadolu
Türklüğünün XIII. yüzyılda yaşam biçiminden aldığı olay ve
motifleri kullanmıştır. (IV) Eserde dönemin edebî dili olan
Farsçanın etkisi açıkça görülür. (V) Risaletü’n-Nushiyye, XIII. ve
XIV. yüzyıl Türk mesnevi edebiyatının en güzel örneklerindendir.
Yukarıdaki metinde numaralanmış cümlelerden hangisinde bir
bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
15. - Ey güzel sen hangi bahçenin sümbülüsün, dedikte kız:
- Babam Isfahan şahının sabık hazinedarı Keşiş’tir. Kerem
eyle... Görmesin... Beni salıver gideyim, dedi. Yalvardı.
Delikanlı, genç güzel kıza şöyle hitap etti:
- Seni bırakırım amma bir şartım var. Benim adım Kerem
senin de Aslı olacak ve bundan böyle birbirimizi bu isimle
çağıracağız.
Bunun üzerine güzel Keşiş kızı, Kerem’in ateş ve aşk dolu
gözlerine bakarak tekrarladı:
- Peki, kabul ediyorum. Bundan sonra benim adım Aslı,
senin ise Kerem olsun.
Böylece kendi kendilerine isimlerini koydular. Bu zaman
içinde genç kızın gönlü de alev alev yanmaya başlamıştı.
Gayriihtiyari, dudaklarından şu beyitler döküldü:
Aldı Aslı
Ne gezersin melül bu yerde?
Aman Kerem beni rüsvay eyleme
Beni sana kısmet etmiş Yaradan,
Aman Kerem beni rüsvay eyleme
Aldı Kerem
Keşiş bahçesinde bir güzel gördüm,
Aklımı başımdan aldı ne çâre?
Taramış zülfünü, dökmüş yüzüne,
Serimi sevdâya saldı ne çâre?
Kerem ile Aslı isimli halk hikâyesinden alınmış bu parçanın
anlatım tutumuyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A) Gerçekleşmesi mümkün bir olay söz konusudur.
B) Anlatım sadedir ve III. kişi ağzından yapılmıştır.
C) Kerem ile Aslı’nın birbiriyle karşılaşması anlatılmıştır.
D) Kurmaca bir metin olduğundan dil şiirsel işlevde
kullanılmıştır.
E) Olay kısmı nazım, duyguların yoğun olduğu kısım ise
nesir şeklindedir.
16. Padişah beyaz tülbent sarılı, çifte tuğlu yusufiyesini yine
çok öne eğmişti. Kaşları hiç görünmüyordu, yüzü her vakitkinden
daha ziyade sertti. İnce murassa direkler
üstünde kurulmuş donuk zümrütten bir kubbeyi andıran
loş sükûnunu:
- “Kızılelma” neresi? İçinizde bilen var mı? suali bozdu.
- ?
Kimse cevap veremedi. Herkes önüne bakıyordu. Padişah:
- Bunu sormak için sizi çağırdım, dedi. Otağımızın etrafında
daima bu narayı işitiriz. İşte bakınız. Yine “Kızılelma’ya,
Kızılelma’ya...” diye bağrışıyorlar... Burası neresidir?
Binlerce defa ismini işittiğim bu memleketin neresi
olduğunu öğrenmek isterim.
Tamışvar fatihi Ahmet Paşa kekeledi:
- Viyana olsa gerek, padişahım.
Padişah öteki vezirlere döndü:
- Öyle mi?
Ömer Seyfettin’e ait “Kızılelma Neresi?” adlı hikâye
metnindeki anlatım teknikleri ve öğelerinin işlevleriyle
ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Diyaloglara yer verilmiştir.
B) Sade, anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
C) Kahraman anlatıcı bakış açısı kullanılmıştır.
D) Tarihî bir konu kurmaca yoluyla ele alınmıştır.
E) Öyküleyici ve betimleyici anlatım biçimi kullanılmıştır.
17. Aşağıdakilerden hangisi Tanzimat Dönemi hikâyelerinin
özelliklerinden biri değildir?
A) Kahramanlar genellikle İstanbul’un aydın çevrelerinden
seçilmiştir.
B) Özellikle romantizm ve realizm gibi Batılı edebî akımların
etkisi görülür.
C) Türünün ilk örnekleri olan bu dönem hikâyeleri teknik
bakımdan zayıftır.
D) Kişiler çoğu zaman tek yönlüdür ve iyiler ödüllendirilir,
kötüler cezalandırılır.
E) Sosyal ve tarihî konulara hiç yer verilmemiş, daima
bireysel konular işlenmiştir.
18. Aşağıdaki eserlerden hangisinin türü mesnevidir?
A) Kerem ile Aslı B) Ferhat ile Şirin
C) Tahir ile Zühre D) Arzu ile Kamber E) Leylâ vü Mecnun
19. O senenin şedid ve medid mevsim-i şitâsı hükm-fermâ
olmağa başladığı zaman, Behcet Bey, ileride kıl ü kâle sebep
olmamak ve düğün masarifini îfâ etmek için Dilsi- tan’ı
satmak istiyordu. Fakat pek geç. Zîrâ satılmak için vücuden
mükemmel olması lâzım gelen Dilsitan’ın bir ciğeri eksikti.
Bu yeis-efzâ, bu musır, bu muannid öksürük bazı geceler,
derece-i ifrata vararak evde herkesi ve bil-husus Behcet
Bey’i rahatsız ettiğinden, Dilsitan’ı evin bir köşesindeki
eksikliği cihetiyle hâli, rutubeti sebebiyle metruk bir odaya
koymuşlardı ki, hastalığın sür’at-i terakkisine bu rutubetin
pek tesiri olmuştu. Cevr-i Felek Kalfa odaya girip de en son
nefesini âlâm ve ıztırap içinde almağa boş yere çalışan
Dilsitan’a, yaşlarla dolu gözlerini nasbettiği zaman,
yukarıdan, kemal-i neş’e vü şetaretle devam eden düğünün
âvâze-i zevk ü şevki bu odaya aksediyordu.
Samipaşazade Sezai’nin “Küçük Şeyler” adlı hikâye
kitabından alınmış bu parça için aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A) Tutsaklık teması işlenmiştir.
B) Anlatım III. kişi ağzından yapılmıştır.
C) Olay akışı kesilerek arada bilgiler verilmiştir.
D) Kahramanlar yaşamdan alınmış doğal kişilerdir.
E) Yabancı sözcüklerle yüklü ağır bir dil kullanılmıştır.
20. Halk hikayeleriyle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Destandan öyküye geçiş döneminin ürünleridir.
B) Ortaya çıktıkları dönemin zihniyetini yansıtır.
C) Tamamen nesir şeklinde bir anlatımı vardır.
D) Kahramanlar ve olaylar gerçeğe yakındır.
E) Genellikle halk şairleri tarafından önemli günlerde söylenmiştir.
21. (I) Dil, sanatsal işlevde kullanılır.
(II) Olaylar genellikle içinde bulunulan zamanda geçmektedir.
(III) Kişi, olay, zaman, mekan gibi ögeleri bulunmaktadır.
(IV) Anlatmaya ve göstermeye bağlı türleri vardır.
(V) Sanatçının hayal gücünden doğar.
Yukarıdakilerin hangisi olaya bağlı metinlerin ortak
özelliklerinden biri değildir?
A)I. B) II. C )III. D) IV. E) V.
22. Aşağıdakilerin hangisi Dede Korkut Hikayeleri'nin geçiş
dönemi eseri olduğunun en g üçlü kanıtıdır?
A) Dilinin yalın ve anlaşılır olması
B) Kahramanların olağanüstü özellikler taşıması
C) Hem İslamiyet öncesi hem İslami kültür unsurlara sıkça yer vermesi
D) Sözlü olarak oluşturulması
E) Türk kültürüne ait birçok unsur içermesi
23. I. Kerem ile Aslı II. Emrah ile Selvihan
III. Arzu ile Kamber IV. Tahir ile Zühre
V . Hz. Ali'nin Hayber Kalesini Fethi
Yukarıdaki numaralanmış halk hikayelerinden hangisi
diğerlerinden farklı bir temayla oluşturulmuştur?
A) l B) II C) III D) IV E) V
24. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde isim-fiil kullanılmamıştır?
A) Seni düşünmek güzel şey, seni düşünmek umutlu şey ...
B) Zorluklar karşısında dayanma gücü bulabiliyorsan ne güzel.
C) Çalışma hayatının yorucu temposunda okumaya fırsat bulamıyor insan.
D) Üzerine düşünülmeden girişilen işler, başarısız olur.
E) Kardeşimle ilk ayrı kalışımız olduğu için biraz kaygılıyım.
25. (I) Düşmana aldanma! (II) Çocuklar gibi sarıya, kırmızıya
kapılma! (III) Gönlünü seni yaratmış olanın rahmetine
bağla! (IV) Daima alçak gönüllü ol! (V) Önce kavgacı
tabiatlı insanlardan, sonra da cahillerle dostluktan uzak
dur!
Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisinin yüklemi,
nesne-yüklem ilişkisine göre diğerlerinden farklıdır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
26. Çocukken tahterevalli oynamayı ne kadar çok severdim.
Fakat büyüdükten sonra insanın bu oyuna bütün ömrünce
devam edeceğini hiç de aklımdan geçiremezdim.
Yükselmek, alçalmak; gülmek, ağlamak... İşte hayat!
Bu parçada çekimli kaç fiil bulunmaktadır?
A) 2 B) 3 C) 4 D) 5 E) 6
27. Aşağıdaki cümlelerin hangisinin yüklemi fiil türünde bir sözcük değildir?
A) Bir toplum, temeline sağlam bir kültür oturttuğu zaman güç kazanır.
B) Ateş nasıl ateşle söndürülemiyorsa kötülük de kötülükle ortadan kaldırılamaz.
C) İki şey birbirine karşı çatışma hâlinde olduğu müddetçe bundan bir uyuşma çıkmaz.
D) Sen de benim gibi neşelenmek denilen aldatıcı bir eğlenceye kaptırmışsın kendini.
E) Ahlak, uyulması gereken ilkeler bütünü değil de oralarda bir yerlerde asılı duran ütopya sanki.
28. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde birden fazla fiil kullanılmıştır?
A) Duvarın temelini kazdıktan sonra sakın dibinde durma.
B) Mutlu fertler ancak huzurlu bir toplum içinde yaşayabilir.
C) Başkalarının ayıbını ortaya dökme, kendi kusurlarınla meşgul ol.
D) İnsanlık şerefi için, zulme uğrayan bir halkı zulme karşı korumalıyız.
E) Öğüt dinleyen ve uzağı gören insanlar, hiç kimseye darılmaz
29.Tüm (I) söylenenlere kulağını (II) tıkayıp kendi (III)bildiğini
(IV) okumakta (V)kararlıysan sen bilirsin
Bu cümledeki numaralanmış sözcüklerden hangisi eylemsi değildir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
30.Aşağıdaki cümlelerden hangisinde "araba" sözcüğü başka bir
kelimeyle birleşerek belirtisiz isim tamlaması oluşturmuştur?
A) Bir saat sonra Yalova'ya bir araba vapuru gideceğini duydum
B) Çıkışın kolay olması için arabanızı uygun bir yere park edin.
C) Avrupa'da, eski arabaların sergilendiği bir müzeyi gezmiştik.
D) Önümüzdeki arabanın ışığını fark edemeyince çarpıştık.
E) Lisede iken "Sarı Arabalar" isimli bir hikâye kitabı okumuştum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder