MEDDAH
Methedici
(övücü), taklitler yapıp hoş öyküler anlatarak halkı eğlendiren sanatçıya
meddah denir.
Türk
halk zekâsının ve halkın, olayları karikatürize etme gücünün büyük
sanatlarından biri olan meddahlık, yüzyıllar boyu yaşamış, Türk halkı arasında
çok ilgi görmüştür.
Meddahlık için tek adamlı tiyatro diyebiliriz.
Meddah, tiyatronun bütün kişilerini varlığında birleştiren bir aktördür. Yüksekçe bir yerde oturarak bir öyküyü başından sonuna kadar,
canlandırdığı kişileri ağız özelliklerine göre konuşturarak anlatır.
Perdesi, sahnesi, elbiseleri, dekoru, kişileri bulunmayan bu tiyatronun her
şeyi meddah denilen o tek adamın zekâsına, bilgisine, söz söylemedeki
başarısına bağlıdır.
Meddahların
çoğu, klasikleşmiş beyitlerle öykülerine başlarlar. Meddah anlatacağı öyküye
geçmeden önce: "Haak dostum Haak!" diyerek çoğunlukla şu beyitle
öyküye girer:
"Söyledikçe
sergüzeşti verir bezme letafet,
Dinle
imdi bende-i âcizden hoş bir hikâyet."
Günümüz
Türkçesi:
"Yaşadıklarını
anlattıkça meclise neşe verir.
Şimdi
âciz kulundan hoş bir hikâye dinle."
Meddah
kişilerin ağız özelliklerini taklit ettiği gibi hayvanların, doğanın ve cansız
nesnelerin seslerini de taklit eder.
Meddahın iki aracı vardır; biri boynuna doladığı mendili, öteki de elinde tuttuğu sopasıdır. Mendille çeşitli başlıklar yapar, terini
siler. Sopayı
da oyunu başlatmak, seyirciyi suskunluğa çağırmak, kapıyı vurmak için ya da
saz, süpürge, tüfek, at yerine kullanır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder